Abdestli iken abdest almak ile ilgili hadisler, Abdest Üzerine Abdest Almak, Bir Abdestle Bir Kaç Namaz Kılınır mı? Bir abdest ile kaç namaz kılınır?
Bismillâhirrahmânirrahîm
Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın). Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsî birleşme yapmışsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.
Maide suresi 6. ayet
1- İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Kim abdestli olduğu halde abdest tazelerse, Allah bu sebeple kendisine on (misli) sevab yazar.”
Kütüb-i Sitte, Tirmizi, Taharet 44, (59).
2- EbûEsed b. Amr dedi ki: “Enes b. Mâlik’e abdest hakkında soru sordum. (Bana şöyle) dedi: Peygamber (s.a.) her bir (farz) namaz için (ayrı bir) abdest alırdı. Biz ise bir abdestle birçok namaz kılardık.”
Sunen-i Ebu Davud temizlik 2. bölüm.
3- Süleyman b. Büreyde’nin naklettiğine göre babası Büreyde şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.) Fetih Günü beş (vakit) namazı bir abdestle kıldı ve mestlerinin üzerine meshetti. Ömer (r.a.) kendilerine; (bu güne kadar) yapmadığın bir şeyi yaptın, deyince, (o da); “bunu bile bile yaptım” buyurdu.”
Bazı Hükümler
1. Her namaz için abdest yenilemek müstehaptır.
2. Bir abdest ile birden fazla namaz kılmak caizdir.
2. Mekke’nin Fethi gününe kadar Rasûlullah (s.a.) her farz namaz için ayrı bir abdest alırdı. Çünkü bu uygulama daha faziletlidir. Resul-i Ekrem (s.a.) önceki uygulamasını farz olduğu için değil, sevab umarak öyle yapmıştır.
Fetih Gününden maksat, Mekke’nin Fethi günüdür
Hadîs-i şerifte geçen Fetih Gününden maksat, Mekke’nin Fethi günüdür. Mekke hicretin 8. (Milâdi 630) yılında fethedilmiştir. Mekke’nin fethiyle sonuçlanan hâdiseler, Hudeybiye barışının, Mekke’li müşriklerin müttefikleri tarafından bozulmasıyla başladı, İslâm devletiyle Bizans ilişkilerinin bir müslüman elçinin öldürülmesinden sonra gerginleştiği bir ortamda Mekke’lilerin müttefiki olan Benî Bekir kabîlesi İslâm Devleti’nin müttefiki olan Huzaa kabilesine tecâvüz etmişti.
Mekke’liler bu tecâvüze fiilen katılmışlar, belki de Bizansla ilişkileri gergin olan müslümanların kendileriyle bir savaşı göze alamayacaklarını düşünmüşlerdi. Fakat Hz. Peygamber Huzâa kabilesinin yardım isteğini geri çevirmedi. Hudeybiye andlaşmasının yenilenmesi için Medine’ye gelen, müşriklerin başkanı Ebu Süfyan, Mekke’ye eli boş döndü.
Hz. Peygamber her savaş Öncesinde olduğu gibi büyük bir gizlilikle hareket etti. Medine’den çıkışı yasakladı, hedef bildirmeksizin Medînelilere sefer için hazırlanmalarını bildirdi. Müttefik kabilelerden Eşlem, Ğifâr ve diğerlerine hazırlıklı olmaları için haber gönderdi.
Müslümanlar, Bizanslılarla yapılan Mute savaşından yeni çıkmışlar, Medîne’nin doğusundaki Süleym oğullarının düşmanlığı, çok kan dökülmesine sebep olmuştu. Buna rağmen hazırlıklarını tamamlayan İslâm ordusu Hz. Peygamberin kumandasında Medîne’yi terketti.
Yolda müttefik kabilelerin de kendilerine katılmasıyla on bin kişiye ulaşan İslâm ordusu, Mekke’nin ardındaki dağlarda karargâh kurdu. Hz. Peygamber o zaman her muharibin bir ateş yakmasını emretti. Af istemek için EbÛ Süfyan karargâha geldi, fakat sonuç vermedi. Ertesi gün İslâm ordusu birkaç yerden Mekke’ye girmeye başladı.
Mekke’liler böyle bir şeyle karşılaşacaklarını hiç beklemediklerinden tam bir şaşkınlık içindeydiler. Şehirde tam bir kargaşalık hüküm sürüyordu, İslâm birlikleri şehre giren yolları tutmuş ve şehir merkezine girmişti. Bu arada Ebû Süfyan Mekke’lileri müslümanlara direnmemeye çağırdı. Müslüman münâdileri de evine çekilip veya Kabe’ye sığınıp veya Ebü Süfyan’ın evine girip silahlarını teslim edenlere dokunulmayacağını bildiriyorlardı.
Böylece Mekke’liler bir kaç olay dışında direnme göstermeden boyun eğdiler. Sadece Halici b. Velid’in kumanda ettiği birliğe küçük çaplı bir saldırı yapıldıysa da geri püskürtüldü.
Devesinin üzerinde şükür secdesi yapan Hz. Peygamberin ilk işi Kâ’be’yi putlardan ve resimlerden temizlemek oldu.
Bütün Mekke’liler Kabe’nin avlusunda toplandı. Hz. Peygamber ve müslümanlar tam yirmi bir yıldır, bu şehir halkının zulümlerine maruz kalmıştı.
Kendisi ve müslümanlar hicrete mecbur kalmışlar, mallan ellerinden alınmış birçok mü’mine işkence edilmiş, sığındıkları Medîne saldırıya uğramış, Islâmı boğmak için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar ve nihayet resmî barış andlaşması Mekke’lilerce bozulmuştu. Sonunda ise mazlumlar fatih olarak Mekke’ye girmişlerdi.
Şimdi bütün Mekke’lilerin hayatı Hz. Peygamber’in vereceği emre bağlıydı. Fakat o şöyle buyurdu: “Bugün siz kınanmayacaksınız. Gidiniz hepiniz hürsünüz.” Arkasından umûmî af îlân etti. Yeni müslüman olan Attâb b. Esîd’i Mekke’ye vali tayin edip birkaç hafta sonra Huneyn seferine çıktı. Mekke’de hiçbir Medîneli asker bırakmamıştı. Fetihten iki sene sonra Hz. Peygamberin vefatını takiben Arabistanın bazı bölgelerinde îslâmdan dönme hareketleri görülmesine rağmen Mekke İslâmın en emin kalelerinden biriydi.
Tavsiye konular:
Kimsenin Kınamasına Aldırmazlar
İbadur Rahman- Rahman’ın Seçilmiş Kulları Kimdir?
Çok güzel anlatmışınız. ALLAH(cc) razı olsun. Devamlı abdestli olmanın da bir çok faydaları hadislerle açıklanmıştır. Dileyen arkadaşlar da bu konu üzerinde araştırma yapabilirlar. Abdest almakta namaz gibi bir ibadettir. İbadet hazzıyla yapmak inanın insana daha çok şevk veriyor. Rabbim hepimizin abdest azalarımı inşallah nur eylesin.
@Akif Nasrullah
Amin Akif cümlemizin abdest azaları Nurlansın. Teşekkürler yorumun için 🙂